''Ne bir Savcı Kalırdı Ne bir Yargıç , Ne Yasa; Şu Ademoğlu Bir Kendini Yargılasa'' Cengiz NUMANOĞLU
''Emanetin ehline verilmediği bir cihan davarılırsa eşyanın künhüne'; o zaman ne tanrı kalır ; ne insan; ne zaman nede cihan'' Süheyla SEMAOĞLU
Hücrelerimde uçurumların korkusu, gelgitlerin uğultusu ve çöken yangınların alevlerinin göğsümü yakan horultusu . öyle ki Cinayetin cinnetini taşıyorsun esaretimin köhnelenmiş karanlık sokaklarına . Ve ey zaman..! seninle mahsuplaşamadan yitiyor birer birer ruhlar. Ve gömülürken bedenlere mezarlıklar ; Ne hayat yaşatabildi nede senden olan kanunlar'' Ve sen uyuyorsun iğde çiçeğim gecenin bu saatinde karşında varken hüküm yaratanlar. Ve ölmüşse eğer inananların tanrısı Hangi adem oğlu sığınabilir ki bu karanlığa. Ve sen hala uyuyorsun iğde çiçeğim. ''NebirSavcıKalırdıNebirYargıç,NeYasa;ŞuAdemoğluBirKendiniYargılasa''diyerek kaçıyorsun buralardan . Belkide '' Seninle açıyor ölüm kokan iğde çiçekleri'' ve belkide sen bile kaçıyorsun ; savcılardan yargıçlardan, yasalardan.
Görüyorum ki bir tebessümün lüks sayıldığı ve tahammüllerin tereddütleri ile yaşamak ; hangi civarın ademine ''insan'' ı bırakılabilir ki ; ki yargılardan yontulan duyguların feragatınin limanlarına. Ve şimdi soruyorum sana ; Kimdir o yükün Yıldızlarının katili..! Onları öldürmeye çalışan kim..? Bir zamanın kudreti mi; Bir tanrının Hiddeti mi..?
Ey zaman..! seni dinliyorum asırlardır usul sul yağan yağmurların tanecikleri arasında . Ey zaman..! seni gözlüyorum çağlardır yorgun yorgun sararmış yaprakların son baharında. Ve ey zaman..! seni bekliyorum yüzyıllardır yılgın ve yitik ardıç ağaçlarının şahitliğinin sabahında.
Seninle harcıyorum vakitlerleri mi ,seninle tükeniyor akitlerim ve senden alıyorum ölümün kokusunu. Oysa sen hala 'Nebir Savcı Kalırdı Nebir Yargıç, NeYasa; Şu Ademoğlu Bir Kendini Yargılasa''diyorsun insanlara. Ben ölüyorum..! öldürüyorum diyorum sana. içimi, dışımı duygularımı, letaiflerimi vicdanımı, adaletimi insanlığımı. Daha nasıl istersin benden eksilen merhametimi.
Güç sende , Kuvvet sende , kudret sende . gök kubbeyi dönüştüren eller sende. Ve sen hala uyuyorsun iğde çiçeğim. Bir söyler misin bana ne kaldı ki ellerimde . Oysa o Allah ki '' Sana (zamana) etmişti yemin'' Şimdi uyan ve gör ki ; kaç ruh, kaç bedende harab, kaç beden göçtü buralardan.
Ve eğer yoksa şu zamanda inananların bir tanrısı; ''Emanetin ehline verilmediği bir cihanda varılırsa eşyanın künhüne''o '' zaman'' ne tanrı kalır ; ne insan; ne zaman nede cihan.
ve artık harcanırken ömrüm; nazar etki ; seni harcıyorum , sabrımı harcıyorum , merhametimi ,sevgimi , şefkatimi saygımı; harcıyorum '' zamanın ademinden'' seni. Ve tüketiyorum bu benden istediklerini... Yani insanlığımı tüketiyorum... ve diyorum ki '' En vahşice tüketim İnsaniyettir'' ancak ben kendime direniyorum.
Mahirin mührü siliniyor bir bir , insan/yüzünden. Dillerinden dökülen zehir meyveleri damaklarda tatlanıyor. işte tamda bu..! künhümün yaralı kavgasıdır bu..! Diyorum ki asırlardır ben seni; Şimdi sen beni beklemelisin. Çağrımın çağını yaşatmak yaşatacağım sözcüklerimde ki kavganın kudretini anlatacağım.... ve sen ey zaman..!! ne aralık uğrarsan uğra. Ben her ''zaman''da seni hatırlayacağım... Zira anlamak; sadece anlatmak ile mümkün olamadı. Eminim ki senin gibi şu isyandan öte akıllarda tek kalacak slogan '' En Vahşice Tüketim İnsayettir'' olarak kalacak.
Belki bir kiracı gibi belki mütamediyen belki de her an. Lütfen sıkma onu , acıtma onu, kanatma onu. Bu kavga , bu savaş gömleğimin son düğmesi patlayana dek yaşayacak..!
NOT: Zaman gibi bazı kavramlar Gizli özne olarak Kullanılmıştır.
Sosyolog/ Yazar Erkam YILDIRIM