İşte bak..!! hayatımın en utanmaz tarafından, ifşa adlı ur’un nefesi ile soluyorum arıklardan topladığım kokuşmuş kemiklerimi. Bir makberin koynuna almaktan bile haya edecek kadar ‘’ bu çağın en sarhoş ölüsü gibi’’ Ve sakın dokundurmayın ellerime gülistanlardan çiçekleri. Zihnime saldıran kargaşa, sinir uçlarımdaki sınırların savaşında.
Hakkım olmasa bile bu hak benim ve sadece benim ilhakım. ‘’ Ve sakın dokundurmayın ellerime gülistanlardan çiçekleri’’ Bu cihanın kötüsü, bu çağın cehennemi benim belkide . Öyle bir büyüsün ki göğsümden şişen vücudum, cihanın en kötü ve kanlı elleri sadece benim Olsun’’. İşte sözüm ona belki ozaman ‘’ iyi kalmaya çalışan sefiller öldürebilir beni (Kötü).
Körüm , kütüğüm dedikçe- Beni ayağa kaldıran ‘’ neden hep iyiler oluyor’’ . Felsefesi iyilik olanın, kötülüğü yaşatması ne garip..!! işte tamda bunun için ‘’ sakın dokundurmayın gülistanlardan ellerime çiçekleri’’ Ve bir farsinin kemanının yayından yükselen ‘’ Nefrin’’ hangi nefise edilen bedduanın yankısıdır ki; bu yazının her kelimesini lanetler ile kuşatan bu savaşın ‘’ iyilik kalesinde ki baş komutanı kim..’’
Şimdi sormamalımıyım.. sizler gibi , sus,.. yoksa pusuya düşersin
Yani, ya belki cümlelerimin arasında gizlenen bakla ‘’ kötülüğün komutanı iyiliğin kendi ‘’ Si’ mi..? Bu sesteki kasidenin, kaseti hangi ellerin kanlı parmaklarıyla yıkandı. İşte diyorum ya’’ Bu cihanın eli kanlı cehennemi ben olmalıyım’’. Ben olmalıyım ki; yurtların, memleketlerin cesetlerini tınaklarımla kazıyıp, zihinlerini diriltmeliyim.
Ve Burası mayın tarlaları ile dolu. Sakın yavaşlamayın, yaklaşmayın binlerce değil yüzbinlerce mesafelerden duyulmasın nefesinizin kokusu. Yoksa sırtınızda bir hançer gibiyim. İşte ondandır ki; ‘’ sakın dokundurmayın gülistanlardan ellerime çiçekleri’’. Yaşabilmem için o çiçekler her anın kalbinde ve kalbiyle yaş almalı ve dirilmeli.
Bir sorsanıza yüreğimde ki cesaret kokan tatlı esintiyi. Elleriyle turab edip avuçladı ve gömdü o iyi sefilleri.
Ancak, sende haklısın greenberg‘’ sana gül bahçesi vaad etmedim ki’’ derken, sende haklısın. Ve gel gör ki Nietzsc’ oda haklıydı’’ kötülüğü doğuran iyiliktir ve bu sancı hep yenilerini doğuracak’’. Zihninize üşüşen bu yarasa cesetlerinin kokusu haklı çıkmasaydı keşke ama artık çok geç ve bu silah ‘’ insan kalabilmenin’’ ruhunu aldı belkide alacak.
Belki bu gün, belki yarın, belki hızlıca ve belkide yavaş yavaş. Şimdi söyleyin Var mısınız böyle cesur bir teklife ‘’ Bu cihanın Cehennemini bana vermeye ve var mısınız kötülüğün en zalim nefesini bana üflemeye’’
Birer , birer üfleyin soluk borularınızdan aklınızda ki ve hasletlerinizde ki kötülükleri cihanı saracak kadar vücuduma.. Neden mi işte o zaman belki, bu zehrin Tanrısı ben ve bu zehrin tabutu hızlıca kalkar bu cihandan.
Onun içindir ki; Önce gömün beni elleriniz ile mezarlıklara. ‘’ Birden fazla mezarlıklara belkide binlerce yıllık mezarlıklara.
İşte ozaman mezar taşıma koklamasına bile hasret kaldığım, o gülistan çiçeklerini elleriniz ile getirip başucumda yaşatın.
‘’ Ve işte o zaman dokundurun ellerinizle topladığınız gülistanlardan çiçekleri ellerime’