Yağmurlardan kaçarken sana tutuldum Gazze!
Şerha şerha eyledi yaşların bak gönlümü.
Şaha kalkmış zulümat mazlumu eze eze.
Hepten kutlu yoluna vakfetsem şu ömrümü.
Baharımız, yazımız, güzümüz bir ola Gazze!
Tomurcuklar versek ya sen, ben, Kudüs, İstanbul.
Sen ateşin bağrında boğuşurken ecelle.
Ümmet kelepçe içre gel de bir anahtar bul.
Meltem, imbat sanadır, mehtab sedendir Gazze!
Elbet gelir bir Ömer yahut bir Selahaddin.
Öğütsün Kanunî 'den çün sen Abdulhamid'e.
Yadımdalar buğdaylar; karpuz, turunç ve zeytin.
Sırların sırrısın sen, her bâb sanadır Gazze!
Direnişi meşk etsin senden o kardelenler.
Feryadın duyar elbet Allah Azze ve Celle.
Getirsin mevtin bile sırtını yere şehitler.