Faruk Habiboğlu
Köşe Yazarı
Faruk Habiboğlu
 

HEM SUÇLU HEM MAĞDURUZ

Geçmiş deprem ve felaketlerde öldüğü gibi bu depremde de kırk binden fazla insanımız öldü! Bir sürü mazeret ve gerekçe geveliyor yetkililer ve etkililer tabi! Ama sonuçta olan ölene oldu. Oysa şehir planlamalarını doğru dürüst yapsaydık, dikey değil de yatay yerleşim sistemini kursaydık, önüne gelene müteahhit belgesi vermeseydik bu kadar çok ölür müydük?   Ne hazin bir durum; bir gece yarısı yuvan kabrin oluyor! Evin mezarın oluyor! Oysa sabah erken uyanıp işimize gücümüze, okula, şirkete, daireye gidecektik. Arabamızın muayenesini yaptıracaktık, tapuda imzaya gidecektik, arkadaşlarla buluşacaktık... Ama sabah olmadı! Bütün umutlarımız, hayallerimiz, planlarımız yok oldu! Öldük!   Ölmeyenlerimiz ya? Ölmekten beter oldu! Yurdunu, yuvasını, arabasını, eşyasını, varını yitirdi, sıfıra kaldı! Belki akşam yemeğini mükellef bir sofrada geçirmişken ertesi gün bir tas çorbaya muhtaç olmak! Günlerce iki ekmek bulamamak! Karın, kışın ortasında yalın ayak, pijama katında kalmak!   Cennet gibi bir ülkede ömrümüz cehennemi yaşamakla geçiyor; her yönden öyle! Sosyal, siyasal, ekonomik olarak hiçbir dönemde yüzümüz gülmüyor, halimiz düzelmiyor, başımız musibetten kurtulmuyor. Henüz ekonomik olarak yerlerde sürünürken ardından bu depremde yerle yeksan olduk!   Suçlu mu? Hepimiz, çocuklar hariç biz büyükler. Mağdur olan da biz, çoluk çocuk hepimiz! Kararlarımızla, tercihlerimizle, inanç ve düşüncelerimizle bu hayatı, bu düzeni, bu kaderi kendimiz seçmişiz.  
Ekleme Tarihi: 26 Şubat 2023 - Pazar

HEM SUÇLU HEM MAĞDURUZ

Geçmiş deprem ve felaketlerde öldüğü gibi bu depremde de kırk binden fazla insanımız öldü!

Bir sürü mazeret ve gerekçe geveliyor yetkililer ve etkililer tabi!

Ama sonuçta olan ölene oldu.

Oysa şehir planlamalarını doğru dürüst yapsaydık, dikey değil de yatay yerleşim sistemini kursaydık, önüne gelene müteahhit belgesi vermeseydik bu kadar çok ölür müydük?

 

Ne hazin bir durum; bir gece yarısı yuvan kabrin oluyor! Evin mezarın oluyor! Oysa sabah erken uyanıp işimize gücümüze, okula, şirkete, daireye gidecektik. Arabamızın muayenesini yaptıracaktık, tapuda imzaya gidecektik, arkadaşlarla buluşacaktık... Ama sabah olmadı!

Bütün umutlarımız, hayallerimiz, planlarımız yok oldu! Öldük!

 

Ölmeyenlerimiz ya? Ölmekten beter oldu! Yurdunu, yuvasını, arabasını, eşyasını, varını yitirdi, sıfıra kaldı! Belki akşam yemeğini mükellef bir sofrada geçirmişken ertesi gün bir tas çorbaya muhtaç olmak! Günlerce iki ekmek bulamamak! Karın, kışın ortasında yalın ayak, pijama katında kalmak!

 

Cennet gibi bir ülkede ömrümüz cehennemi yaşamakla geçiyor; her yönden öyle! Sosyal, siyasal, ekonomik olarak hiçbir dönemde yüzümüz gülmüyor, halimiz düzelmiyor, başımız musibetten kurtulmuyor. Henüz ekonomik olarak yerlerde sürünürken ardından bu depremde yerle yeksan olduk!

 

Suçlu mu? Hepimiz, çocuklar hariç biz büyükler. Mağdur olan da biz, çoluk çocuk hepimiz!

Kararlarımızla, tercihlerimizle, inanç ve düşüncelerimizle bu hayatı, bu düzeni, bu kaderi kendimiz seçmişiz.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 63olay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.