Abdulkadir Şanlı
Köşe Yazarı
Abdulkadir Şanlı
 

Aynadaki Yüzümüz: Ahlaki Çöküntü ve Şanlıurfa

Son zamanlarda ülke genelinde ve ne yazık ki kadim şehir Şanlıurfa'mızda da sıkça dile getirilen bir endişe var: ahlaki çöküntü. Bu kavram, sadece büyük şehirlerin karmaşasında değil, gelenekleriyle, manevi değerleriyle öne çıkan Anadolu şehirlerinde de kendisini göstermeye başladı. Peki, ne anlama geliyor bu "ahlaki çöküntü" ve Şanlıurfa gibi bir şehrin aynasındaki yansıması nasıl? Ahlaki çöküntü dediğimizde, aslında temel insani değerlerin, toplumsal normların ve erdemlerin erozyona uğraması akla gelir. Dürüstlüğün yerini kurnazlığın, saygının yerini umursamazlığın, şefkatin yerini bencilliğin aldığı bir tablo çizer. Komşuluk ilişkilerinin zayıflaması, güvensizliğin artması, empati yeteneğinin azalması, şiddetin ve hoşgörüsüzlüğün yükselmesi... Bunlar, ahlaki çöküntünün belirgin işaretleridir. Şanlıurfa, peygamberler şehri olarak anılan, mistik atmosferi, derin inançları ve köklü gelenekleriyle bilinen bir kent. Misafirperverliği, dayanışması, büyüklere saygısı ve küçüklere şefkatiyle öne çıkan bu topraklar, maalesef son dönemde bazı olumsuz örneklerle de karşı karşıya kalabiliyor. Trafikteki kaba davranışlar, sokaklardaki şiddet olayları, bazı gençlerde gözlemlenen saygısızlık ve duyarsızlık, artan bağımlılık oranları... Bunlar, şehrin o parlak aynasında oluşan çatlaklar gibi. Elbette, bu durum sadece Şanlıurfa'ya özgü değil. Küreselleşen dünyada, hızlı şehirleşme, tüketim kültürü, dijitalleşmenin getirdiği kopukluklar ve değerler çatışması, genel bir ahlaki buhranı tetikliyor. Ancak Şanlıurfa gibi manevi derinliği olan bir şehirde bu tür değişimlerin daha fazla dikkat çekmesi ve endişe yaratması doğal. Çünkü bu şehrin ruhunda, köklerinde ahlaki değerler çok daha güçlü yer tutuyor.   Peki, bu çöküntünün önüne nasıl geçeceğiz? Bu, sadece yerel yönetimlerin ya da sivil toplum kuruluşlarının tek başına üstlenebileceği bir görev değil. Bu, bir bütün olarak toplumun, her bir bireyin sorumluluğudur.   Eğitim: Öncelikle ailede başlayıp okullarda devam eden, sadece bilgi değil, ahlaki değerleri de öğreten bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Saygı, hoşgörü, dürüstlük, merhamet gibi kavramlar, sadece ders kitaplarında kalmamalı, yaşayarak öğretilmeli. Örnek Olmak: Büyüklerin, ebeveynlerin ve öğretmenlerin, çocuklara ve gençlere iyi birer rol model olması hayati önem taşıyor. Sözlerimizle değil, davranışlarımızla örnek olmalıyız. Değerleri Canlı Tutmak: Kendi kültürümüzün ve inancımızın bize öğrettiği yardımlaşma, dayanışma, komşuluk gibi değerleri yeniden canlandırmalıyız. Geleneksel mahalle kültürünü, aile bağlarını güçlendirmeliyiz. Sanat ve Kültür: Sanat, edebiyat ve kültürel etkinlikler, insanların ruhunu besler, empati yeteneğini geliştirir. Bu tür faaliyetleri destekleyerek, gençlerin doğru değerlere yönelmesini sağlayabiliriz. Farkındalık Yaratmak: Toplumda ahlaki çöküntünün varlığına dair farkındalığı artırmalıyız. Sorunları görmezden gelmek yerine, açıkça konuşmalı ve çözüm yolları aramalıyız. Şanlıurfa'nın taşları bile bir hikaye fısıldarken, bu kadim şehrin ruhu, ahlaki değerlerin yeniden yeşermesi için bir umut taşıyor. Belki de bu çöküntü, bize bir kez daha dönüp kendi içimize bakma, değerlerimizi yeniden keşfetme ve onları gelecek nesillere aktarma fırsatı sunuyor. Bu, sadece bir temenni değil, bir zorunluluktur. Çünkü adalet, huzur ve barış ancak güçlü ahlaki değerler üzerine inşa edilebilir.
Ekleme Tarihi: 10 Haziran 2025 -Salı

Aynadaki Yüzümüz: Ahlaki Çöküntü ve Şanlıurfa

Son zamanlarda ülke genelinde ve ne yazık ki kadim şehir Şanlıurfa'mızda da sıkça dile getirilen bir endişe var: ahlaki çöküntü. Bu kavram, sadece büyük şehirlerin karmaşasında değil, gelenekleriyle, manevi değerleriyle öne çıkan Anadolu şehirlerinde de kendisini göstermeye başladı. Peki, ne anlama geliyor bu "ahlaki çöküntü" ve Şanlıurfa gibi bir şehrin aynasındaki yansıması nasıl?

Ahlaki çöküntü dediğimizde, aslında temel insani değerlerin, toplumsal normların ve erdemlerin erozyona uğraması akla gelir. Dürüstlüğün yerini kurnazlığın, saygının yerini umursamazlığın, şefkatin yerini bencilliğin aldığı bir tablo çizer. Komşuluk ilişkilerinin zayıflaması, güvensizliğin artması, empati yeteneğinin azalması, şiddetin ve hoşgörüsüzlüğün yükselmesi... Bunlar, ahlaki çöküntünün belirgin işaretleridir.

Şanlıurfa, peygamberler şehri olarak anılan, mistik atmosferi, derin inançları ve köklü gelenekleriyle bilinen bir kent. Misafirperverliği, dayanışması, büyüklere saygısı ve küçüklere şefkatiyle öne çıkan bu topraklar, maalesef son dönemde bazı olumsuz örneklerle de karşı karşıya kalabiliyor. Trafikteki kaba davranışlar, sokaklardaki şiddet olayları, bazı gençlerde gözlemlenen saygısızlık ve duyarsızlık, artan bağımlılık oranları... Bunlar, şehrin o parlak aynasında oluşan çatlaklar gibi.

Elbette, bu durum sadece Şanlıurfa'ya özgü değil. Küreselleşen dünyada, hızlı şehirleşme, tüketim kültürü, dijitalleşmenin getirdiği kopukluklar ve değerler çatışması, genel bir ahlaki buhranı tetikliyor. Ancak Şanlıurfa gibi manevi derinliği olan bir şehirde bu tür değişimlerin daha fazla dikkat çekmesi ve endişe yaratması doğal. Çünkü bu şehrin ruhunda, köklerinde ahlaki değerler çok daha güçlü yer tutuyor.

 

Peki, bu çöküntünün önüne nasıl geçeceğiz? Bu, sadece yerel yönetimlerin ya da sivil toplum kuruluşlarının tek başına üstlenebileceği bir görev değil. Bu, bir bütün olarak toplumun, her bir bireyin sorumluluğudur.

 

Eğitim: Öncelikle ailede başlayıp okullarda devam eden, sadece bilgi değil, ahlaki değerleri de öğreten bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Saygı, hoşgörü, dürüstlük, merhamet gibi kavramlar, sadece ders kitaplarında kalmamalı, yaşayarak öğretilmeli.

Örnek Olmak: Büyüklerin, ebeveynlerin ve öğretmenlerin, çocuklara ve gençlere iyi birer rol model olması hayati önem taşıyor. Sözlerimizle değil, davranışlarımızla örnek olmalıyız.

Değerleri Canlı Tutmak: Kendi kültürümüzün ve inancımızın bize öğrettiği yardımlaşma, dayanışma, komşuluk gibi değerleri yeniden canlandırmalıyız. Geleneksel mahalle kültürünü, aile bağlarını güçlendirmeliyiz.

Sanat ve Kültür: Sanat, edebiyat ve kültürel etkinlikler, insanların ruhunu besler, empati yeteneğini geliştirir. Bu tür faaliyetleri destekleyerek, gençlerin doğru değerlere yönelmesini sağlayabiliriz.

Farkındalık Yaratmak: Toplumda ahlaki çöküntünün varlığına dair farkındalığı artırmalıyız. Sorunları görmezden gelmek yerine, açıkça konuşmalı ve çözüm yolları aramalıyız.

Şanlıurfa'nın taşları bile bir hikaye fısıldarken, bu kadim şehrin ruhu, ahlaki değerlerin yeniden yeşermesi için bir umut taşıyor. Belki de bu çöküntü, bize bir kez daha dönüp kendi içimize bakma, değerlerimizi yeniden keşfetme ve onları gelecek nesillere aktarma fırsatı sunuyor. Bu, sadece bir temenni değil, bir zorunluluktur. Çünkü adalet, huzur ve barış ancak güçlü ahlaki değerler üzerine inşa edilebilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 63olay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.