İnsan ilişkilerinin karmaşık labirentinde, bazı şahsiyetler vardır ki, varlıklarını sadece yıkım ve manipülasyon üzerine inşa ederler. Onlar, kulaktan kulağa yayılan zehirli fısıltıların, ince hesapların ve sırtını sıvazlarken kuyu kazanların bir numaralı mimarlarıdır. Bahsettiğimiz bu 'usta' simalar, dedikodunun, fitnenin, adam satmanın, yağlamanın ve karalamanın en keskin kılıçlarını ellerinde tutanlardır.
Bu tiplerin operasyonel alanı, genellikle sessizlik ve masumiyet maskesi altında gizlenir. Dışarıdan bakıldığında, en tatlı dilli, en ilgili, en 'dost' görünenler onlardır. Oysa perde arkasında, her sözleri bir strateji, her gülüşleri bir tuzaktır.
Dedikodu ve Fitne: Onlar için bilgi, güçtür; ancak bu gücü yapıcı değil, yıkıcı kullanırlar. Duydukları her cümleyi, kendi çıkarları doğrultusunda eğip bükerek, ilişkileri dinamitlemekte, güveni yerle bir etmektedirler. Sadece yalan söylemekle kalmaz, doğruyu da öyle bir bağlamda sunarlar ki, gerçeğin kendisi bile iftiraya dönüşür.
Adam Satma ve Yağlama: Bu iki eylem, aynı madalyonun iki yüzüdür. Onlar, bir kişiyi gözden düşürmek ya da 'satmak' gerektiğinde hiç tereddüt etmezler. Bugün canciğer oldukları kişiyi, yarın bir basamak uğruna feda edebilirler. Güç sahiplerinin etrafında pervane olup, riyakârca 'yağlama' sanatını icra ederken, aslında tek amaçları kendi koltuklarını sağlamlaştırmak ya da bir sonraki avlarını belirlemektir.
Karalama: Başkalarının başarısı, onların en büyük alerjisidir. Kendileri yükselemediklerinde, diğerlerini aşağı çekmeyi birincil vazife edinirler. İtibar suikastçısıdırlar; bir kişinin yıllarca inşa ettiği saygınlığı, tek bir zehirli fısıltı ya da sosyal medya linciyle yerle bir etmeye çalışırlar. Çünkü bilirler ki, çamur attılar mı, izi mutlaka kalacaktır.
Bu zehirli şahsiyetler, uzun vadede ne bir değer yaratır ne de gerçek bir başarı elde eder. Onların tek mirası, arkalarında bıraktıkları kırık güvenler, dağılmış ilişkiler ve nefret tohumlarıdır. Kısa vadede kazanmış gibi görünseler de, evrenin ve insan vicdanının terazisi asla şaşmaz. Samimiyetsizlik ve ihanet üzerine kurulu hiçbir yapı ayakta kalamaz.
Onlara söylenecek tek söz: Gölgenizde gizlendiğiniz karanlık, er ya da geç sizi de yutacaktır. Çünkü karakteriniz, ağzınızdan çıkan zehirli sözlerden çok daha yüksek sesle konuşur. Ve o ses, günün sonunda, sadece sizin yalnızlığınızın şarkısı olacaktır.
Mesele sadece ahlak değil, mesele dürüstlüğün ve onurun, hiçbir köşeyazısına sığmayacak kadar büyük bir değer olmasıdır.
