Seçim dönemi... O coşkulu mitingler, renkli afişler, umut dolu vaatler... Her mahallede sıkılan eller, her kapıda verilen selamlar... Belediye başkan adayları, şehrin dört bir yanına yayılan billboardlardan gülümsüyor, her biri en iyi hizmeti, en yaşanılır şehri vadediyor. Şanlıurfa gibi dinamik bir şehirde de bu tablolar defalarca yaşanır, büyük umutlar yeşerir. Ancak seçim bittikten sonra, o "altın sözler" ne kadar kalıcı olur? İşte asıl mesele burada başlıyor: Sözünde durmayan bir belediye başkanı ve geride kalan hayal kırıklıkları.
Belediye başkanlığı, sadece bir koltuk veya bir unvan değildir; halka hizmet etme, şehrin sorunlarına çözüm bulma, geleceğe yönelik vizyon geliştirme makamıdır. Bu makama oturan kişi, aslında tüm şehrin umutlarını ve beklentilerini omuzlarında taşır. Bu nedenle, seçim meydanlarında verilen her söz, birer taahhüt, birer sözleşme niteliğindedir. Altyapıdan üstyapıya, yeşil alanlardan sosyal projelere, trafik sorunundan kültürel etkinliklere kadar her vaat, vatandaşın zihninde bir beklenti yaratır.
Peki, ne olur da bir belediye başkanı vaatlerinin altında kalır?
Gerçekçi Olmayan Vaatler: Bazen, sırf oy almak uğruna, bibeğin boyunu aşan, fiziki veya mali imkanların çok ötesinde vaatler verilir. Seçim coşkusuyla söylenen bu sözler, gerçeklerle yüzleşildiğinde havada kalmaya mahkumdur.
Önceliklerin Değişmesi: Koltuğa oturduktan sonra, başkanın veya ekibinin öncelikleri değişebilir. Belki daha acil görünen başka sorunlara yönelme ihtiyacı hissederler, ancak bu durum, verilen ilk sözlerin unutulduğu anlamına gelmez.
Bürokratik Engeller ve Kaynak Sıkıntısı: Büyük projeler, sadece istemekle olmaz; bürokratik süreçler, izinler, yeterli finansman ve merkezi idare ile uyumlu çalışma gerektirir. Bu engeller, bazen iyi niyetli vaatlerin bile hayata geçmesini zorlaştırabilir.
İletişim Eksikliği: Verilen sözler yerine getirilemediğinde, belediye yönetiminin vatandaşla açık iletişim kurmaması, nedenlerini açıklamaktan çekinmesi, güveni daha da zedeler. Şeffaflık, bu tür durumlarda en büyük panzehirdir.
İhmal ve İlgisizlik: En acı olanı ise, vaatlerin kasıtlı olarak veya ilgisizlik nedeniyle göz ardı edilmesidir. Halkın beklentilerinin yok sayılması, güven ilişkisini temelden sarsar ve sandıkta en büyük bedeli ödetir.
Şanlıurfa gibi beklentilerin yüksek olduğu bir şehirde, sözünde durmayan bir belediye başkanı, sadece kendi siyasi kariyerine değil, aynı zamanda halkın siyasete olan güvenine de büyük bir darbe vurur. Vatandaş, bir sonraki seçimde benzer vaatlere şüpheyle yaklaşır, siyasetten ve yöneticilerden soğuyabilir.
Unutulmamalıdır ki, söz uçar ama hizmet kalır. Halkın hafızası, seçim meydanlarındaki süslü cümleleri değil, şehirde atılan somut adımları, yerine getirilen vaatleri, çözülen sorunları kaydeder. Bir başkanın en büyük mirası, verdiği sözleri tutması, şeffaf olması ve halkına hesap verebilir bir yönetim sergilemesidir.
Demokrasilerde hesap sorma günü elbet gelir. O gün geldiğinde, sözünde durmayan belediye başkanlarının, sadece makamlarını değil, halkın gözündeki itibarlarını da kaybettiklerini görmesi kaçınılmazdır.